Genelkurmay  Başkanı Yaşar Büyükanıt  ABD’de şöyle dedi: “TC. kurulduğundan bu yana bu kadar risk, tehlike ve sıkıntı ile karşılaşmadı.”
Anlaşılan TC. yolun sonuna geldi ve ufukta da hiçbir kurtuluş yolu görünmüyor. Ordunun 28 Şubat Kararları’nın altında kalması ve Batıcı İhanet Çeteleri’nin birbirine girmesi. Susurlukta patlayan lağım, Şemdinlide, Atabeylerde, asker ve polisin karıştığı Hrant Dink cinayetinde, şurada burada yayılıp duruyor. Batıcı İhanet Çetelerine de her taraftan isyan sesleri yükseliyor; siyasî, askerî, idarî, iktisadî, içtimaî her alanda başkaldırı ve “yeni nizam-yeni insan” arayışları var. MİT’in raporundan Alparslan Aslan’ın Danıştay baskınına, Kürt meselesinin çözümsüzlüğünden Musul-Kerkük meselesine, Amerika ve Avrupa Birliği düşmanlığının % 90’lara varmasından, Trabzon’daki gençlerin rahip ve ermeni öldürmesine, genç subaylarda yükselen çuval hıncı ve ABD karşıtlığından Genelkurmay önündeki silah dolu arabaya, Behiç Aşçı olayındaki gibi devrimci solla devrimci İslâm’ın ittifakına kadar her alanda Batıcı sisteme isyan gözleniyor.
28 Şubat postmodern darbenin sahibi ordu şimdilerde Amerikalarda, belanın başından medet arıyor. Boyunduruk projesi diyeceğimiz BOP’un bir parçası, taşeronu olmaya da razılar. Yeni gelinin “Hem ağlarım hem giderim” hesabı. Gerçi bunların yeniliği de kalmadı, Batı basınında dendiği gibi, “atsan atılmaz, tutsan tutulmaz metres” durumundalar.
ABD emriyle gerçekleşen 28 Şubat ve dindarlar üzerindeki engizisyon baskısı malum. Müslümanlık adına ne varsa düşman görme ve takibata alma, kebabcısına kadar fişleme, meşru hükümeti Demirel’in de içinde bulunduğu bir Ali-Cengiz oyunu ile devirme, türbana “sokakta kötü örnek oluyor” deme şeklinde sayılamayacak zulümler. Bu vesileyle İslâmcı camia birçok döneğini tanır ve sorgularken İBDA hareketinin asaleti ve azametiyle görünüşü...
14-15 yaşındaki kızların bulunduğu İmam-Hatiplere yüzlerce polis ve keskin nişancılar yollanmıştı. 80 kız öğrenciye 500 polis gönderildiği (Beykoz İmam-Hatip) günleri unutmadık. Okulda ne oluyor diye (Üsküdar İmam-Hatip) gelen ebeveynleri tartaklayan ve hakaret eden o. çocuğu emniyet müdürlerini de unutmadık. Şimdi hepsi çeteci bu kansızların. Domuzluk olsun hesabı nerede bir ahlâk ve maneviyat varsa medyanın hedef aldığı, buna karşı gelenleri de “terörist” diye damgaladığı bir kanun düzeni, kafasına çuval geçirilirken, kırmızı çizgileri çizilirken sessiz kalmayı tercih ediyordu. Halkı birbirine bağlayan ne kadar değer varsa yok eden ve kendi de yok olmaya doğru giden düzenin son çırpınışlarını elimizi ovuşturarak izlemekteyiz.
28 Şubat’ı yaparken bunları düşünecektiniz! Salih Mirzabeyoğlu’na idam cezası verirken bunları düşünecektiniz! Ülke çapında türbanlı avı başlatırken bunları düşünecektiniz! Kuzey Irak’ta başınıza çuval geçirilirken bunları düşünecektiniz! Domuzdan daha domuzluk yaparken bunları düşünecektiniz!.
Halinden memnun esnaf ve sanayici yok. Kalem oyunlarıyla işsizlik düşürülüyor. Tarımı gözden çıkardılar. Narenciye dalda kaldı, meyve ve sebze ise pahalandı. Bu tablodan memnun olanlar ise hükümete yaslanan ve her zaman tuzu kuru olanlar. 28 Şubat’a muhalif diye halkın seçtiği AKP adeta “altta kalanın canı çıksın!” diyerek, 28 Şubat kararlarına teslim olmuş vaziyette. Ülkemizin kökünü Batıların kuruttuğunu ve Batıcılığın bizi millî ve manevî değerlerden uzaklaştırıp sürü yaptığını, futbol ve dizi muhabbeti yapan paşalarımız idrak edemez.
Domuzun kurşunu yediği tarih olarak, Şanlı Metris Direnişinindeki 5 Aralık 1999 tablosunu burada anmakta fayda var. Çünkü domuzun toparlanma fırsatı bulamamasının ve battıkça batmasının amili o tarihtir, İBDA’nın dik duruşudur. Şimdi ise hasat zamanı gelmiştir; inşallah 2007’de  bu iş tamamdır.


Baran Dergisi 7. Sayı