AKP  ile ulusalcılar arasındaki kavga, laik-islâmcı kavgası değil. İktidarı kaybeden ulusalcı laiklerle, Amerikanın ılımlı islâm projesinin taşeronu ılımlı laik AKP arasında geçen bu kavgada İslâmî değerler kullanılsa bile bu bizi yanıltmamalı. 
AKP, sırtını ABD ve AB’ye yaslamış, siyasî, iktisadî vs. her alanda ülkeyi vesayet altına sokmuş, Amerikan projesi BOP’da Eşbaşkanlığa soyunmuş, yozlaşmış bir parti.
AKP, Ertuğrul Özkök’ü dinledi ve seçim listesinde İslâmî kökenlileri temizledi. Baran’ın geçmiş sayılarında da (18.sayı) üzerinde durduğumuz gibi, 4 Mayıs 2007 tarihli Hürriyette Ertuğrul Özkök şöyle diyordu AKP için: 
“Başbakan önceki gün partisinin grup toplantısında üstüne basa basa “din eksenli siyaset yapmadıklarını” vurguladı.
O öyle söylüyor ama, Batı basınının çok büyük bölümünde AKP ile ilgili algılama giderek “İslâm eksenli bir parti” imajına doğru kayıyor.
Başta Başbakan olmak üzere büyün AKP bu imajın değişmesi için ciddi bir program hazırlamalı ve uygulamalıdır.
Gelecek seçimde AKP vitrini, bu konudaki iyi niyetin bir işareti olmalıdır”.
AKP, Ertuğrul Özkök’ün “vitrin” tavsiyesine uydu ve seçim listesinde Îslâmî kökenlileri ayıkladı. Bırakın İslâmî siyaset yapmayı İslâmî kökten gelenleri bile tasfiye ediyor AKP.
“İslâmî kök” ile “İslâmî siyaset” farklı şeyler, İslâmî kökten gelip de İslâmî siyaset yapmayanları, dönekleri biliyoruz. Bizi, siyasetçilerin  nereden geldiğinden ziyade ne yaptığı ilgilendiriyor. İslâmî kökten gelip, başkalarının politikalarını sürdürenleri çok gördük çünkü.  
AKP’ye ve siyasete bakış açısı vesilesiyle birkaç hususa değinmek istiyoruz:
1- Elmalarla armutları birbirine karıştırmamalı. “Dünyadaki ve Türkiyedeki şiddet tek elden yürütülüyor” demek elmalarla armutları birbirine karıştırmak olur. Buna komplo teorisyenliği de diyebiliriz.
Kilisede, sinegogda ve camide yapılanlar “ibadet” müşterekliğinde bir olsa da, muhtevada ayrıdır, ayrı dinlerin ibadetidir.
Bundan dolayı, “hepimiz aynı Allaha ibadet ediyoruz” genellemesi yanlış olur.
“Şiddet” müşterekliğinde bir olsa da, Amerikanın şiddeti ile ona karşı yapılan şiddet bir olamaz. Keza İsmailağa camiînde şehit edilen Bayram Ali  Hoca ile Trabzonda öldürülen rahip Santora cinayeti aynı olamaz.
Türbanı namusu olarak gören Alparslan Aslanın Danıştay saldırısında itici faktör bellidir.
Malatya cinayetlerinde misyonerlik faaliyetlerine tepki vardır.
Ulustaki patlamada ise Güneydoğu ve PKK faktörü vardır. 
Bütün eylemleri “ülkemizi karıştırmak isteyenler var” genellemesiyle izah etmek ve farklı eylemleri bir merkezde toplamak yanlış olur. 
2-“Şiddete karşıyız!” genellemesi de yanlış. Ona bakarsan polis de şiddet uyguluyor, türban gösterilerini jopluyor,  müslümanların evlerini basıyor, jandarma Kuran Kursu basıyor. Hatta bütün bunlar Danıştayın “türban sokakta kötü örnek” diye akıllara ziyan kararıyla teşvik buluyor.
Bize karşı şiddet uygulanırken, bizim diğer yanağımızı çevirmemiz nasıl beklenir?.
İşin aslı şudur: “Ruhlar iki saf asker, bir olanlar barışır, ayrı olanlar savaşır.”
“Şiddetin her türlüsüne karşıyız!” saçmalığına bir misal: Katilin bıçağı ile operatörün bıçağı aynı mı?.
İslâmın kılıcı bizzat merhamettir, kötülükleri yok edici merhamet.
3- Her eyleme provakasyon demek de ucuzculuktur.
Zaten herkes kendi fikir, siyaset ve anlayışı doğrultusunda kitleyi proveke etmek istemiyor mu? Aslında herkes kendi hayat tarzının kabulünü ister.
4-Bazı Îslâmcı geçinenlerde AKP yalakalılığı o seviyede ki, her ne olsa “AKP’nin önünü kesmek için, AKP’ye Cumhurbaşkanı seçtirmemek için” diyorlar. Malatyadaki gençler, misyonerleri keserken AKP’nin Cumhurbaşkanlığı planları hiç de umurlarında değildi. Keza, Sorgundaki müslüman ahali, kerhaneleri ateşe verirken şu, bu siyasi partiyi düşünüyor değildiler.
5-Nasıl ki kökten laik- ılımlı laik savaşında müslümanlar taraf değil ise,“Türkçü-Kürtçü” savaşında da taraf değil. Irkçılık tohumunu atan biz değiliz ki, güneydoğudaki “terör” ya da “şiddet”i biz durduralım. Bize (Müslümanlara) laiklerin avukatlığını yapmak düşmez..
Laikler, Müslümanları bir kaşık suda boğmak isterken, Müslümanlara da aynı duyguları beslemek düşer. Bir CHP’linin sözünü burada nakledeyim: “Dinciler iyice işi azıttı. Bir silah daha aldım.”
6-Seçim oyununa fazla aldanmayalım. Sistem aynı kalacak çünkü, sadece kuklalar değişecek. .
7-AKP’nin İslâmcı bir parti olmadığını bile bile, köktenlaikler karşı diye AKP’ye yamanmamalıyız....
Alternatif, sistemin dışındadır...




Baran Dergisi 23. Sayı