Her hakiki kriz ortamında Türkiye’nin elini kolunu bağlı bulmasına sebeb olan Batıcı Kemalperest rejim bir kez daha Gazze vesilesiyle yüzünü göstermiştir. Gazze için samimiyetle dertlenenlerin, ıstırab duymaları gereken hakikatlerden biri de memleketlerini bu ve benzeri hadiselerde hadım ederek hareketten kesen rejimdir. Türkiye için palyatif değil köklü değişimlerin zamanı gelmiştir.

İHH’nın bir haftadır duyurusunu yaptığı, Türkiye’nin her yerinden binlerce vatandaşın araçlarıyla akın ettiği İncirlik Amerikan Üssü protestosu seferi, konvoy üsse yaklaşırken, “provokasyona kapılmadan dağılıyoruz” mesajı neticesinde büyük bir fiyasko ile neticelendi.

Gerekçe olarak da konvoyun gelmesinden hemen evvel küçük bir grup ile İncirlik Amerikan üssü çevresinde tertibat alan emniyet güçleri arasında cereyan eden küçük çaplı bir itiş kakış gösterildi.

Geri dönmeyip, İncirlik Amerikan Üssü’nü protesto etmek isteyen vatandaşlara ise Batı Şeria’daki siyonist emniyet güçlerinin Filistinlilere reva gördüğü şekilde müdahale edildi.

Burada iki hususun üzerinde durmakta fayda var. Birincisi, bir haftadır herkesi araçlarıyla İncirlik Amerikan Askerî Üssüne gelmeye ve burada İsrail’in Gazze’de katliamını kayıtsız şartsız, siyasî ve askerî olarak destekleyen Amerika’yı protesto etmeye ve ateşkes istemeye davet eden İHH’nın, muhtemeldir ki emniyetten yahut siyasetten (ki ikisi de aynı kapıya çıkar) gelen bir talimatla kendisine itimad eden binlerce kişiyi yarı yolda bırakmış olması… İkincisiyse, "milyon"larca yıllık devlet aklıyla idare edilen yüce devletimizin, emperyalist Amerika Birleşik Devletleri’nin Anadolu’nun bağrındaki çıbanlarından biri olan askerî üssün emniyetini, tıpkı İsrail konsolosluğu eylemlerinde olduğu gibi namus meselesi olarak görmesidir.

Bir ay oldu. Bir aydır, Allah’tan başka kimsesi olmadığı yaşanan hadiselerce tescil edilen bir millet, Siyonist-Haçlı ordusu tarafından fasılasız olarak bombalanıyor, çoluk çocuk demeden katlediliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin iktidarı ise maddî hiçbir karşılığı olmayan söylemlerle ve miting gibi saçma sapan girişimlerle güya Siyonist rejime karşı tavır alıyor, milletimizin yükselecek sesini de böylesine sahte aksiyonlarla absorbe ediyor. 

Artık açıkça görülmesi gerekir ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin Gazze ile Siyonist Terör Örgütü arasındaki savaşa yönelik siyaseti yalan ve dolandan ibarettir. Bir aydır kadın çocuk demeden 20 bine yakın sivil Müslümanı katleden Siyonist Devlete karşı somut hiçbir aksiyona geçilmediği gibi, yapılan açıklamalar ve göstermelik hareketlerle sadece ve sadece milletimizin tepkisinin önüne geçilmeye ve gazı alınmaya çalışılmaktadır.

İşlenen Müslüman katliamının eli kanlı ortağı Blinken’in ziyaret talebine “ateşkes sağlanana kadar cehennemin dibine kadar yolun var” diyemeyen, son model Amerikan bombardıman uçaklarının birinin inip diğerinin kalktığı İncirlik Amerikan Üssü ile Siyonist Devletin güvenliğinin olmazsa olmaz parçası Kürecik Radar Üssünü geçici olarak bile kapatamayan, Gazze’de yakıt sıkıntısı dolayısıyla hastahane jeneratörleri bile susarken Siyonistlere Bakü-Ceyhan’ın musluklarını bırakın kapatmayı kısmayı bile beceremeyen iktidar, tüm bu yaşananların seyircisi olmanın ötesinde artık adım adım ortağı olmaya doğru ilerlemektedir. 

Her hakiki kriz ortamında Türkiye’nin elini kolunu bağlı bulmasına sebeb olan Batıcı Kemalperest rejim bir kez daha Gazze vesilesiyle yüzünü göstermiştir. Gazze için samimiyetle dertlenenlerin, ıstırab duymaları gereken hakikatlerden biri de memleketlerini bu ve benzeri hadiselerde hadım ederek hareketten kesen rejimdir. Türkiye için palyatif değil köklü değişimlerin zamanı gelmiştir.