Hesapsız, fikirsiz politikalarla "Türkiye Yüzyılı" başlatacağını iddia eden hükümet ve hükümetin yanlış yolda olduğunu sezdiği halde bunu ifade etmekten çekinen millet...

Dedem hastanede yattığı için refakatçi olarak yanında kalıyorum. Dışarıya bir hava almaya çıkayım dedim. Çay içmek için hastane karşısında bir mekâna oturdum. Çayımı aldım, yanımda bulundurduğum eseri okumaya koyuldum. Masalardan gelen boğuk sesleri kulak ardı etmeye çalışıyorken bir iddia duydum ki, hayretler içinde kaldım.

İddia şu; “arabayla Trabzon'dan İstanbul'a 6 saatte giderim.”

Hayretim bu iddiadan çok onu büyük bir emniyet ve inanç içinde hiçbir küçümsemeden korkmadan iddia eden adama karşıydı.

İtiraz eden ise tek kişi, yürekli insandı…

Diğerleri adamın ağırlığından olsa gerek; ne bu absürt sözü yalanlıyor, ne de bu iddiayı tasdike yanaşıyorlardı.

Aklıma hükümetin büyük büyük iddialarına karşı milletin ve bizim tavrımız geldi.

Hesapsız, fikirsiz politikalarla "Türkiye Yüzyılı" başlatacağını iddia eden hükümet ve hükümetin yanlış yolda olduğunu sezdiği halde bunu ifade etmekten çekinen millet.

Ve hükümeti muhasebeye ve fikre davet ederek muhasebesiz ve fikirsiz hiçbir şey olamayacağını haykıran biz...

Efendiler…

Arabayla Trabzon'dan İstanbul'a 6 saatte gidilmez.

Efendiler…

Muhasebesiz, fikirsiz "Türkiye Yüzyılı" kurulmaz.

"Türkiye Yüzyılı" kurmak için muhasebe ve fikir gerekli!

Aksi takdirde tüm bu iddialar birer safsata olmaktan öteye geçmez ve böyle iddialara karşı da ancak “atma Ziya!” denir.