Bugün yeni yılın ilk yazısını yazdırıyorum. Birçok kişi farklı şeyler söylüyor. Ben ise Amerikan Başkanı Donald Trump’ın görevi devretmeden önceki son günlerinde bazı saldırılar yapmasından korkuyorum. Türkiye de dahil herkese karşı saldırgan bir tavır takınabilir. Başkan Erdoğan bir Amerikan ajanı değil ve daha da önemlisi birçok Amerikan ajanını deşifre edip etkisiz hâle getirdi. Bu sebeple dikkatli olmalı.

Korkularımdan biri bu saldırıların Venezüella’ya karşı gerçekleştirilebilecek olma ihtimali. Yüzlerce defa çeşitli yollarla Venezüella’ya müdahale ettiler. Şimdi bunlardan da öte bir saldırı gerçekleştirmeleri, bombalamak ve diğer şekillerde müdahale etmeleri gibi fikirler geliyor insanın aklına. Trump’ın görevinin son günlerinde bunu tekrar deneme ihtimali var. Venezüella ordusu ve hükümetteki birçok kişi Rusların ve Türklerin yardımıyla buna hazır olmaya çalışıyor. Türkiye’nin desteği ehemmiyetli, Türk “Müslüman Kardeşler” Venezüella’yı destekliyor. Elbette Küba, Çin, Rusya ve İran da Venezüella’ya destek veren ülkelerden.

Bir diğer ihtimal… Açıkçası bu bir utanç tablosu; dünyada İslâmî olmak iddiasında tek bir devlet bulunuyor, o da Şii… Onlar da Siyonistlerin, ABD emperyalizminin, müttefiklerinin ve tebalarının başarılı saldırılarıyla karşı karşıya. İran da hedef olabilir.

Ümid ediyorum, Amerikan başkanının değişimiyle birlikte tüm dünya için “daha az kötü” bir süreç yaşarız; yeni Amerikan Başkanı Biden ve onun Asya-Güney Amerika kökenli başkan yardımcısıyla işler “daha az kötü”ye gider. Latin Amerika kıtası için en önemli gücün kıta dışındaki ABD olduğunu kabul ediyorum. Fakat ABD kabul etmese ve tanımasa da sınırlar var. Trump’ın başkanlığı süresince bu sınırlara hiçbir şekilde saygı gösterilmedi.

Seçimlerde Cumhuriyetçi Parti’nin birçok seçilmiş üyesi dahi açıkça Trump aleyhine oy kullandığını söyledi. Bu yozlaşmış tip Amerikan başkanlığına aday olduğunda bizim açımızdan iyi olacağını söylemiştim, çünkü tercihleriyle Amerikan emperyalizminin gizlenen yüzüyle birlikte çöküşünü de bizlere seyrettirecekti. Nitekim öyle de oldu. Ben Amerikan emperyalizmini Amerikan halkından ayırıyorum; bu kirli politikalar hükümetlere ait ve suç onların.

Trump döneminde bir diğer mücadele de pasifikte yaşandı. Çin’e açıktan bir karşı duruş sergilendi; fakat Çin’e bir şey yapamazlar. Çünkü Çin, ABD’yi mahveder ve dolayısıyla saldırı gerçekleştirebilecekleri bir hedef değil. Nitekim Çin’e, diğer ülkelerin bu ülkeyle olan ekonomik ilişkilerine karışarak, Avrupa’daki hükümetleri Çin’le ticaret hususunda çeşitli şekillerde baskı altına alarak müdahale ettiler. Yeni Amerikan yönetimi Çin’le ilişkilerde yeni bir düzenlemeye gidecektir.

Bu bölgede diğer bir hedef Kuzey Kore oldu. Kuzey Kore’ye karşı saldırgan bir tavır takınarak dize getirmeye çalıştılar. II. Dünya Savaşı’ndan beri aynı aile tarafından yönetilen ülkede güçlü bir iktidar var. Güçlü hükümet ve güçlü orduyla birlikte onların bölgesel bir güç olduğunu söyleyebiliriz. Hepsinden önemlisi nükleer silahlara sahip.

Neler olacağını bilmiyor, sadece fikir yürütüyoruz. Allah’tan başka kimse ne olacağını bilemez. Ama dürüst insanların yerinde tepkiler vereceğini düşünüyorum. Bir Müslüman olarak da her şeyin daha iyi olacağı ümidindeyim, bu Müslümanlığımın bir gereği. Amerikan emperyalizminin bozgunculuğuna mukabil bütün insanların birbirine saygı duyacağı bir düzen tesis edilecektir. Tam 26 senedir CIA yüzünden cezaevindeyim. Bunu anlatmaya kelimeler yetmez. Umarım Venezeülla’ya geri döneceğim. Tecrübelerimle Venezüella’da devrime yardımcı olabilirim. Venezüella halkı hiçbir şahsî beklentim olmaksızın onların yanında olduğumu unutmamalı. Venezüella’da iyi insanlar Bolivarcı devrimi destekliyorlar; fakat birçoğu hükümetin kritik hatalarını da eleştiriyorlar. Bunun en müşahhas misali Komünist Parti’dir. Burada asıl önemli olan hataları düzelterek devam edebilmektir. Küba’da, 1 Ocak 1955’ten beri iktidarda devrimciler var. Bu gerçekten muazzam bir başarı. Benim şu an 51 yaşında olan en büyük çocuğum da Havana doğumlu.

Öngörüm nedir diye sorarsanız, karamsar olmadığımı söyleyebilirim. Bugüne kadar edindiğim tecrübeler bana kendisini en kötüye hazırlayanların en başarılı olduğunu gösterdi. En kötüsünün olmasına ise asla izin vermeyeceğiz. “Biz” derken dünyadaki tüm dürüst insanlar adına konuşuyorum. Bunun içinde Müslümanlar da, Hıristiyanlar da, hatta Yahudiler de var. Çünkü Yahudilerin büyük bir kısmı Siyonist değildir. Hatta bazıları bizimle FHKC çatısı altında bulunmuştur. Yani, Yahudi eşittir kötü demek değildir. Farklı şekillerde de olsa, temel farklılıklar bulunsa da onlar da tek bir yaratıcıya inanıyorlar.

Lâ ilâhe illallah Muhammedür-resûlüllah!

02.01.2021

Baran Dergisi 730.Sayı