Karabağ’da büyük bir çatışma, bir savaş yaşanıyor. Karabağ esasında dağlık bir bölge, dolayısıyla Dağlık Karabağ olarak isimlendiriliyor. Burası Azerbaycan’ın tabiî bir parçası, bu sebeple Azerbaycan’a ait kabul ediliyor. Bu kabulün hangi yıla dayandığını, ne zamandır bunun böyle olduğunu bilmiyorum; fakat uzun bir süre olduğunu ve Karabağ’ın Azerbaycan’ın bir parçası olduğunu söyleyebilirim. Azerbaycan geçtiğimiz yüzyılda Rusya imparatorluğunun ve daha sonra Sovyetler Birliği’nin bir parçasıydı. Akabinde bağımsızlığını ilan etti.

Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olmasına mukabil, bölge nüfusunun büyük çoğunluğu Ermenilerden oluşuyor. Maalesef Batılı istihbarat servisleriyle ilişkili bazı insanlar Azerbaycan’ın Ermenistan’a savaş açması için baskı uyguladılar ve provokasyon yaptılar. Azerbaycan, bağımsız ve vatanperver bir hükümete sahip. Azerbaycan’ın emperyalist-Siyonistlerle bilhassa İsrail ile iyi ilişkileri olması sebebiyle uzlaşmacı ve teslimiyetçi bir devlet olduğuna katılmıyorum. İsrail ile iyi ilişkileri olabilir, bu devlet olarak onun hakkıdır. Azerbaycan’ın bir parçası Ermenistan Cumhuriyeti tarafından ayrılmış-bölünmüştür.

Ermenistan’da mutedil bir iktidar vardı. Şimdi ise Ermenistan’da aşırı sağcı bir hükümet var ve sürekli problem çıkarıyor. Bu, Ermeni kökenli Karabağ halkının millî haklarını korumanın yolu değil. Çünkü Azerbaycan Ermenistan’a nazaran daha güçlü bir devlet. Daha da ehemmiyetlisi Türkiye faktörü… Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan sağlam bir mevzi almış vaziyette ve son derece haklı. Türkiye’nin, sınırlara saygı gösteren, arkadaşça ve kardeşçe bir tavrı var Azerbaycan’a karşı; Türkiye’nin tabiriyle Azeri Türklerine karşı.

Ermeniler belki de binlerce yıldır o coğrafyada bulunuyor. Bu insanlar yıllardır komşular. Hatta Ermeniler, Azerî Türklerinden daha eskidir o bölgede. Azerî Türkleri oraya geldiğinde Ermeniler o topraklarda bulunuyordu. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, Ermeniler 20. yüzyılın başında çok acı çekmiş bir millet. Türkiye’deki Ermeni nüfusunun neredeyse tamamı, Anadolu’dan, o dönem Osmanlı hakimiyetinde bulunan Arap ülkelerine tehcir edildi. Bunların büyük kısmı yollarda öldü. Tehcir edilmeden evvel bunların bir kısmı öldürüldü. Kürt aşiretleri, Ermenilerin öldürülmesinde en büyük rolü oynadı. Esasında doğrudan Osmanlı ordusunun Ermenilerin öldürülmesinde doğrudan bir dahli olmadı, hatta birçoğunun kurtulmasını da sağlamışlardır.

Ermenilerin tarihi hakkında malumat sahibiyim. FHKC’nin içinde Ermeniler de vardı, onlarla bu meseleleri konuşuyorduk.

Türkiye’de bağımsız bir hükümet var. Onlar kimsenin ajanı değiller, CIA’nın direktifleriyle hareket etmiyor. Türkiye’nin İsrail devleti ile alakalı pozisyonu da uygun. İlişkilerinin en iyi olduğu dönemde Mavi Marmara gemisinde insanların öldürülmesi sebebiyle İsrailliler tazminat ödeyerek af dilediler. Bu gemide Lübnanlı Şii avukat olan bir tanıdığım da vurulmuş ve yaralanmıştı. İsrail, uluslararası sularda böyle bir saldırı gerçekleştirerek illegal bir eylemde bulunmuştu. Dönemin başbakanı, şimdiki Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan doğru bir pozisyon almıştı. Türkiye’nin en başta İsrail’i tanımasının yanlış olduğunu da belirtmeliyim.

Maalesef bugün Ermeniler büyük bir hata yapıyorlar. Unutmamalıyız ki Sovyetler Birliği döneminde Ermenistan Sovyetlerin bir parçasıydı tıpkı Azerbaycan gibi. Ermenilere seyahat izni veriliyordu. Ermenilere gösterilen tavır enteresandı; çünkü Sovyetler Birliği’nde herkesin yurtdışına seyahat etmesine izin verilmiyordu. Çok uzun zaman önce, 1968’de Moskova’ya gittiğimde de fark ettim, Ermeniler Sovyetler Birliği’nde önemli noktalardaydı. 1970’e kadar bu irtibatım devam etti. Bu süre içinde İsveç’te Venezüellalı komünist yoldaşlarımla bir takım gerilla faaliyetleri için hazırlanıyorduk. Annem o süreçte Londra’daydı, ben de ülkeler arası seyahatler yapıyordum. Her neyse…

Kötü bir vaziyetin içerisindeyiz ve bu çatışmanın durması gerektiğini düşünüyorum. Bu hem Ermeniler, hem de Azerbaycan için iyi olacaktır. Türkiye siyasî olarak çok güçlü bir pozisyonda. Diğer devletler burada Türkiye kadar etkin olamaz ve Türkiye haklı. Ermeniler Türkiye’nin bu haklılığını görmezden geliyor. Ermeniler, Osmanlı sultanını doğrudan alakadar eden ehemmiyetli bölgelerini işgal ettiler. Irkçı bir tavırla bölgenin diğer halklarına tasallut ettiler. Burada Kürtlerin pozisyonunu da dikkate almamız gerekiyor. Ermeniler, Osmanlı’nın bir unsuruydu ve saygı görüyorlardı. Türk imparatorluğunun sultanı onları tanımış ve geniş haklar vermişti. Bugün bu kadar nüfusa sahip olmaları da o haklara bağlıdır.

Uzun yıllardır devam eden bir problem var ortada ve Suriye’nin savaş ile geldiği hâl önümüzde. Neler olacağını bilmiyoruz; fakat aşırı ırkçı Ermenilerin kazanamayacağını biliyoruz. Zaten bütün kayıpları da artarak devam ediyor. Dağlık Karabağ hususunda Azerbaycan ile anlaşmak zorundalar. Aksi takdirde daha fazlasından olacaklar. Türkiye Cumhurbaşkanı ise tarihî sebepler dolayısıyla bölgede yaşananlara müdahil olma hakkına sahiptir; bu hakkı barışı muhafaza etmek adına kullanmalıdır.

***

Koronavirüs sebebiyle başta ABD olmak üzere tüm dünyada insanlar hayatını kaybediyor. ABD’de ise hastalanan ve hayatını kaybedenlerin sayısı çok fazla. Venezüella ise en az insanın hastalığa yakalandığı ülkelerden biri. Bunu nasıl izah edebiliriz? Venezüella’ya karşı bilhassa ekonomi üzerinden bir savaş yürütülüyor. Finansal olarak çöken ülkenin altınları da İngilizler tarafından iade edilmedi. Venezüella’nın en önemli ihracat ürünü petrol ve ülkedeki petrol sistemi Amerikan yapımı. Yıllardır bunun değiştirilmesi gerekiyordu. Tüm bunlara mukabil Venezüella’da virüse yakalanan insan sayısının en az oranda olduğu ülkelerden birisi. Son günlerde Rusya’dan gelen insanlar vasıtasıyla virüse rastlanıyor, Rusya da Çin’den gelen insanlar sebebiyle virüsle muhatap olmuştu. Bu ülkeler gerekli tedbirleri alıyor. Batı ise hiçbir şey yapmıyor, sadece her şeyi yasaklıyor. Çünkü Batı’da kriminal kapitalist şirketlerin hakimiyeti var. Bu şirketlerin ehemmiyetli bir kısmı ABD menşeli. Onlar daha fazla ilaç satabilmek adına daha fazla insanın hastalanması için çaba sarfediyorlar. Hasta insanlar üzerinden bu şirketler her an binlerce, milyonlarca dolar kazanıyor. Buna niçin izin veriyorlar, bu seviyeye nasıl gelindi? 1 milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Ekonomik bakımdan en büyük güçler olan kapitalist-emperyalist gelişmiş ülkelerde Venezüella’dan daha fazla oranda insan hayatını kaybediyor. Fransa’nın, Almanya’nın içinde bulunduğu vaziyet ortada. Emperyalist ajanı olmayan vatanperver İtalya hükümetinin dahi düştüğü durum ortada. İspanya’da neler yaşandığını herkes gördü.

Allah antiemperyalistleri, antikapitalistleri korusun.

Allahü Ekber!

03.10.2020 - Tercüme: Faruk Hanedar

Baran Dergisi 717.Sayı