İsmi “Ahmet, Mehmet” olanın “Coni” ve “Corç”a karşı olacağı ve tabiî olarak kendi ismi ve kültürünün arka­sında duracağı varsayılır. Fakat ha­kikat öyle değildir. Nice ismi Süleyman, Turgut, Tayyip, Mehmet olanın Batı ve Amerika ile işbirliği yaptığı ve kendi ismi ve isminin mânâsı ve kendi kültürünün yanında olmadığı bilinen bir gerçektir. “Morrison Süleyman, Amerikancı Özal ve İngiliz Mehmet” gibi tanımlamalar bunu vurgulamak için­dir.
“Gelmiş geçmiş TC. hükümetlerinin hangisi Ba­tı ve Amerika işbirlikçisi değildi ki?” diye itiraz edilebilir. Evet doğrudur. TC. boyunca Batı karşıtı bir iktidar hiçbir zaman olmadı. Bu ancak rejim de­ğişikliği ile mümkün olur.
Kaybedilen I. Cihan Harbi sonunda savaşın ga­lipleri tarafından Osmanlı tasfiye edilir ve İngilizler, Batı yanlısı TC. hükümetini kurdurur. Dikkat eder­sek “Kurutuluş Savaşı” sadece Yunanlıların işgaline karşı yapılmıştır, İngilizlerle herhangi bir savaş ya­pılmamıştır. Çünkü İngilizler, bu rejim eliyle emel­lerine ulaşmış, Türkün ve de Kürtün çimentosu olan İslâmî yok edip Batı yanlısı bir iktidar kurmuştur. Anayasa ve bütün kanunlara kadar, kılık ve kıyafete kadar değiştirmiş, Doğunun istiklali ve İslâmın kılı­cı olan Türkü ve Kürdü, Batının işbirlikçisi ve köle­si haline getirmiştir.
Fehmi Koru, Yeni Şafak gazetesinde 9.12.2009 tarihli bir yazısında Bush-Tayyip görüşmesini de­ğerlendirip, “biraz derli-toplu bir Irak görüntüsünün Türkiye’nin ABD’ye uzattığı ele borçlu olduğunu” gururla ifade etmiştir. Gelmiş geçmiş TC. hükümet­lerinde olduğu gibi AKP hükümetinin de Ameri­ka’nın yanında olduğunu ve hatta Amerika’nın Irak’ta toparlanmasına yardım ettiğini iftiharla anlatıyor Fehmi Koru. Mesele Fehmi Koru meselesi değil, bu işbirlikçi çizgiyi eleştiriyorum.
“Kişi sevdiği ile beraberdir” Hadisi malum.
“Küfre rıza ayniyle küfürdür” Hadisi de malum.
Amerika’nın cinayetlerine şiddetle karşı olacağı­na, şeytanın adamlarını oynamak ve hatta Washington’larda yer kapmaya çalışmak, aradığı ikbal yol­larına uygun olabilir Fehmi Koru’nun.
Batı ve Amerika ile işbirliğinde sözde Müslüman parti AKP ileri adımlar attı. Fakat dünya şartları ise Türkiye’yi bağımsızlığa zorluyor, tarihi misyonuna icbar ediyor-irca ediyor. Bunu gören Amerika yeni planlar yapıyor, fakat bu planlar tutmuyor, dünya çok farklı bir yere hızlı bir şekilde sürükleniyor. Yeni bir dünya doğuyor ve bu dünyanın doğuşunda pay sahibi olanlar yaşayacaktır, eskiler tasfiye olacaktır.
“Masal” ve “efsane” şeklinde değil de, geçmiş­ten günümüze insan oluşlarını dinamik plânda irde­leyen, Kumandan Mirzabeyoğlu’nun “Esatir ve Mi­toloji” isimli eserinin geçen sayımızda yayınlanan bölümünde “bugün Batı merkezli malûm YENİ DÜNYA DÜZENİ doğdu doğacak-derken komaya girdi-şükür!” deniyor ve alternatifi de ortaya konu­yordu.
Dünya devletleri bunun farkında olup bölgesel güçler oluşturma peşinde iken, bizdeki sözde muha­fazakar kesimin, AKP ile birlikte AB’ci olması ne tezat! Batıcı CHP zihniyeti gibi.
AKP, Irak’taki direnişin kırılması noktasında Amerika’ya yardım ederken işbirlikçiliği yanında başka bir niyeti de var. AKP, Irak’ta İslâmcı direni­şin başarıya ulaşmasını ve Irak’ta İslâm devrimi ol­masını istememekte ve bu hususta da Amerika’ya seve seve yardım etmektedir. Nasıl ki kendi ülkesin­de Amerika ve İsrail’le işbirliği içinde İslâmcı ör­gütlere operasyon düzenliyor.
“Ilımlı İslâm” anlayışından dolayı AKP ve Fetullah Gülen çizgisi, Türkiye’de İslâm devrimine karşı olduğu gibi, kendi hainliklerini onlara hatırlat­tığı için gerçek İslâmi hareketlere, gerçek antiemperyalist duruşlara da şiddetle karşıdır. Bu hususta sırtını Batı ve Amerika’ya dayamaktadır. Çünkü AKP ve Gülen Cemaati bilmektedir ki sabun köpüğü örgütü ve yüreksiz kurmaylarıyla İslâmcı örgütlere karşı tek başına hiçbir şansları yoktur.
Çeçen direnişine destek için Avrasya Feribotu kaçırılması eylemini gerçekleştiren Hacerat lakaplı Erdinç Tekir, Vakit gazetesindeki mülakatında “şimdiki cihada destek nasıl?” sorusuna şöyle cevap veriyor:
“Şimdiki durum tam tersi oldu. O zamanlar hassasiyet vardı. Filistin, Afganistan ve Çeçenistan da­vasına insanlar gözyaşı döküyorlardı. Beyazıd meydanında kimse yok şimdi. Afganistan’da, Irak’ta yüz binler katlediliyor ama Türkiye’den ses yok Müslümanlar iktidarla imtihan oluyor. Daha önce bunlar olsaydı cihad bölgelerine dualar, gözyaşları, paralar ve insanlar giderdi. Şimdi kimse gitmiyor. Cihad bölgeleri bu dönemde öksüz kaldı.”
Erdinç Tekir gönüldaşımızın bu tesbitleri doğru. Bu dönem dediği ise AKP dönemi. AKP’nin iktidar­da olmasının rehaveti Müslümanları bu hale düşür­dü. CHP iktidarda olsa idi ortalık yerinden oynardı.
Müslümanlar iktidarla imtihan oluyor!
 
 
Baran Dergisi 154. Sayı
24 Aralık 2009