Esad rejiminin en son Hama’da Ramazan’ın arefe günü yaptığı katliam tepkilere yol açtı. Hama’da geçmişte gerçekleşen büyük katliama çağrışım yaptı; fakat hadise aynı değil. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, 1982 yılındaki 30 bin kişiye mezar olan Hama katliamında sessiz kalmıştı. Şimdi 100-120 kişi öldürüldü diye Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin geçmişteki büyük Hama katliamına gönderme yapması samimi değil.
Biz İslâm gayesi faydasına göre hadiseleri değerlendirmeye çalışıyoruz. Mücerred olarak “şu öldü, bu öldü” şeklinde değil, taraflara göre değerlendiriyoruz ve savaşın da kurallarına göre cereyanına bakıyoruz. Zulüm ve işkenceye kimden gelirse gelsin karşı duruyoruz.
Suriye’de Nusayri bir rejim var. Peki, gelecek rejim İslâmî mi? Batı ve Amerika, Suriye rejiminin devrilmesini istiyor. Çünkü Esad rejimi İsrail karşıtı.
Biz ne Esad rejimini destekliyoruz, ne de Suriye’de kurulacak Batı ve İsrail yanlısı bir rejimi destekliyoruz.
Suriye’de isyanları başlatan, geçmişteki Hama katliamını da yapan Beşar Esad’ın amcası Rıfat Esad’dır ve Fransa’da yaşamakta olup Batı’dan destek almaktadır. Bu noktaya dikkat edilmelidir.
Suriye mevzuunda Hamas’ın ve İhvan’ın tavırlarına bakmalı…
Halid Meşal isyanları desteklemiyor.
Ramazan el-Butî isyanları desteklemiyor. “Müslümanların iktidarı alacak güçte olmadıklarını ve isyanların Müslümanlara yaramayacağını” söylüyor.
Batı kışkırtması isyanları sağduyu sahibi Müslümanlar desteklemiyor. Müslümanlar daha ziyade uyarı niteliğinde Cuma gösterilerini tertip ediyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Amerika ve Batının siyasetleri doğrultusunda Esad rejimine tavır almasını da desteklemiyoruz. Ki, Suriye’ye bir askerî müdahalenin doğru olmadığına inanıyoruz. Irak’ın durumu meydanda. Libya’ya NATO’nun nasıl saldırdığı da meydanda…
Katliamcı Amerika’nın Suriye’deki insan kayıplarını dert edinmesi enteresan değil mi?
Amerika, Suriye’deki Müslüman halkı mı düşünüyor, yoksa kendi çıkarlarını mı?
Bu kadar saf olmayalım ve İslâm gayesine göre hadiseleri değerlendirelim. Batı kaynaklı medyanın dolmuşuna da gelmeyelim.
Önce, emperyalizmin boğazımıza kadar sapladığı hançeri çıkarmaya bakalım ve ondan sonra İslâm âlemine faydamıza bakalım… Amerika ve NATO’nun planları dâhilinde Libya’ya, Suriye’ye ve Irak’a tavır almayalım. Yazıktır, günahtır. Türkiye’deki Amerika ve NATO üsleriyle gâvurlara erketelik yapmayı bırakalım.
Halkın hissiyatını da istismar ederek, Batı çıkarları doğrultusunda yönlendirmeyelim. Güyâ İslâmcı medya ve İslâmcı yazarlar bunu yapıyor.
Tayyip Erdoğan “Libya’da NATO’nun ne işi var?” diyerek doğru tavır göstermişti; fakat sonra NATO’nun kuyruğuna takıldı. Kezâ “Stratejik Derinlik” vehmini veren Ahmed Davutoğlu da, ABD Dışişleri Bakanı ile “çak!” yaparak beklenti içindeki Müslümanları hayal kırıklığına uğrattı.
Amerika adına Suriye’ye dayılanmak doğru değil.
Esad rejimini savunmak da doğru değil.
Batıcı-seküler isyancıları da desteklemek doğru değil, velev ki içlerinde bazı Müslümanlar olsa.
İsrail ve Amerika dostu demokratik bir Suriye rejimini desteklemek doğru değil.
İran ve Şiilerin Esad rejimini candan desteklediğini de belirtelim ve Şii İran faktörünü de gözden ırak tutmayalım. Fakat siyasî hesapların da işin içinde olduğunu vurgulayalım. Yani, bölgede bir nüfuz mücadelesi var.
Bir yanda BOP projesinin tatbikini Suriye’de isteyen ABD, diğer yanda Esad rejimi…
Bizim safımız Sünni İslâm’ın yükselişidir.
Anti-emperyalist Sünni İslâm’ın tekrar dirilişidir.
Başta Türkiye olmak üzere tüm İslâm coğrafyasının kurtuluşu bu şekilde olacaktır.
BD-İBDA hareketi, bunun fikirde ve fiilde teşkilatıdır, merkezidir. Bunun devlet planında adı da Başyücelik Devleti’dir. Irk ve zümre adıyla değil, İslâm fikir, çile ve hassasiyetiyle oluşmuş kadrolar eliyle yürütülecek birlik ve eylemlerle, aşama aşama sağlanacak siyasî ittifaklarla kurulacak nizamın adıdır.
Kumandan Mirzabeyoğlu, “tüm Ortadoğu ülkelerini kapsayacak İslâm devleti” için ceza aldı ve içeride yatıyor. Kurtarıcı fikrimiz içeride iken ve bunu dert edinmezken başkalarına kurtarıcı nasıl oluruz?
HAS Parti Lideri Numan Kurtulmuş, “Afrika’da açlıktan ölümlerin sebebi emperyalizmdir, Afrika’da 40 yıl önce açlıktan ölen yoktu” derken haklı. Fakat Somali’ye yardım yapılırken Trablus’ta NATO bombardımanına mağdur olan kadın ve çocuklara da yardım etmeliyiz, NATO yandaşı Bingazi’deki isyancılara ise yardım etmemeliyiz. Gerçek anti-emperyalist tavır bunu gerektirir.
Batıcı demokratik sisteme ümit bağlayarak anti-emperyalist mücadele olamaz. İktidara AKP geldi, ama anti-emperyalist olamadı, Libya’da NATO’nun kuyruğuna takıldı, kukla Irak’ın yanında yer aldı, Suriye’ye de İslâm için değil, Amerika için efelenmeye başladı.
Gerçek kurtarıcı fikir ve hareket bekleniyor. Halkımızın da beklentisi bu... Ramazan’da yüreği yananlar gerçek İslâm kumandanını istiyor aslında. Bu yolda çabalarımızı birleştirmeli, BOP ve NATO işbirlikçilerinden medet ummamalıyız.
İslâm davası menfaati için siyaset yapmalı ve tavır almalıyız. Batı yanlısı manipüle haberlere göre değil.


Baran Dergisi 239. Sayı